Evet, artık konuşmuyoruz, konuşamıyoruz. Hırlaşmadan tartışmayı bir türlü beceremiyor, birbirimiz ile sadece kavga ediyoruz.
Bizlere bir şeyler oldu.
Birbirimize olan saygımızı kaybettik.
Eskiden ayrı düşüncelere sahip olsak da, başarılı olanları takdir etme yeteneği vardı insanlarımızın.
Sanki birileri geldi, bizleri birbirimize düşman etti, hoşgörümüzü aldı yok ediverdi.
* * *
Mikrofonu eline alan siyasetçi, rakiplerini memleket haini, casus, paralel mensubu olarak gösterirse, toplumun önemli bir bölümünü ötekileştirerek, birbirlerine düşman insanlar haline getirirse, bizler bir arada nasıl yaşayacağız?
Hani aynı şeyleri düşünmesek de, dini anlayışlarımız farklıda olsa, bir arada yaşamak mümkündü.
* * *
Birbirimizi dinlemiyor, dinler gibi yapıyor, birbirimizin eksiklerini belirliyor ve o eksikler nedeniyle düşman durumuna gelmeye devam ediyoruz.
* * *
Toplum olarak cinnet geçiriyoruz sanki.
Hastanede doktorun, okulda öğretmenlerin, evde kadınlarımızın düşmanı oluverdik.
* * *
Ya benim gibi olacaksın, ya da düşman anlayışı bir çığ gibi büyüdü.
Kültür bölünmesi körüklenerek, birbirimize yabancılaşıyoruz. Bu durum siyasiler tarafından ustaca kullanılmaya başlandı.
Birbirimize sadece yabancılaşmıyor, birbirimize düşman haline geliyoruz.
* * *
Ben geçmişi uzun yıllara dayandığını söyleyecek yaşta biriyim. Hiç böyle, yasaların dinlenmediği böyle bir propaganda dönemi görmedim.
Bizler, siyasi ayrılıklarımız olanlarla düşman değiliz ki, neticede siyasi rakibiz, toplum bunu böyle algılamalıdır.
Seçim sonrasında 4 yıllığına yetkilendirildiğimizi, ülkeyi birlikte yönetmemiz gerektiğini, anlatmamız yerine, balkon konuşmaları ile siyasi ayrılıklar körüklenmemeli, toplumun siyasi kamplara ayrılmasına zemin hazırlanmamalıdır.
* * *
Birbirimize düşmek için o kadar çok şey çıkartıldı ki, anlamak mümkün değil.
İktidar olacak olanlar, toplumu korku içerisine sokmadan yöneterek, demokrasinin tadını çıkarmamızı sağlamalıdırlar.